|
|
Alpha Protocol
OYUNDAN RESİMLER
OYUN BİLGİLERİ
Alpha Protocol bugüne kadar ortaya çıkan RPG'lerden oldukça farklı. Çoğu rol yapma oyunu fantazi dünyalarında geçerken Alpha Protocol günümüz zamanına yayılıyor. Bunun yanında oyunda, casuslar, terörist organizasyonlar, hükümet ihanetleri ve askeri öğeler ön sırada yer alıyor. Ayrıca insanın doğayla olan savaşından da kesitler içeriyor.
DİYALOGLAR ÖNEMLİ YER TUTUYOR
Öte yandan diyaloglarda yapılan seçimler oyunun çok önemli bir parçasını oluşturuyor. Bazı ana karakterlerle aradaki bağın oluşmasında belirleyici oluyor. Hikayenin açılımını değiştirmesinin yanında oyunda ilerlerken sahip olunabilecekleri veya kaybedilecekleri belirliyor.
CIA'de bir çaylak olan Michael Thornton kimliğiyla oyuna başlıyoruz. Kendimizi, oyun ilerledikçe yavaş yavaş ortaya çıkan küresel bir komplonun içinde buluyoruz. Hikaye içinde bir çok farklı karakterle de etkileşimde bulunuyoruz. Bu etkileşimler karakterlerin bize karşı bakış açısında ve davranışlarında belirleyici oluyor.
SEÇİMLER HİKAYEYİ ETKİLİYOR
Thornton'ın kadın karakter Madison ile diğerlerinden farklı bir diyaloğu var. Konuşmalar sırasında diyalog seçenekleri periyodik olarak ortaya çıkıyor. Bu noktada doğrudan seçimlerimize göre tepkiler verebiliyoruz. Sinirli tepkilerden daha sakin davranışlara kadar çok çeşitli reaksiyonlar verebiliyoruz. Bunun yanında diyaloğu bir diğer sahneye geçmek için sonlandırabiliyoruz.
Her karakter, kurduğumuz diyaloğa bağlı olarak hakkımızda bir izlenim ediniyor. Bu noktada aramızdaki duygusal yakınlıktan dolayı Madison ile pozitif bir iletişimimiz var.
SİLAHLAR VE YETENEKLER
Alpha Protocol'de bu anlamdaki izlenimler büyük önem taşıyor. Ancak tabii ki hikayenin tümünü oluşturmuyor. Oyundaki aksiyon öğeleri de rol yapma türünden izler taşıyor. Yeni silahlar satın alınıyor ve geliştiriliyor. Çeşitli ekipman ve cephane de buna dahil. Ayrıca Thornton'ı istediğimiz karakterde bir casusa dönüştürebiliyoruz. Dokuz farklı tipe yönelebiliyoruz. Daha çok kullandığımız silahlarla belirleniyor. Tabanca, pompalı tüfek, makinalı tüfek ve daha bir çok tür silah belirleyici oluyor. Ayrıca bazı konularda uzmanlaşabiliyoruz. Örneğin gizlice bir yere girmek veya bir anda baskın yapmak gibi.
Tüm bu yetenek puanlarını yükselttikçe belirli silahları kullanmada ve bazı becerilerde usta konumuna geliyoruz. Yeterli dereceye gelince de yeni beceriler kazanıyoruz. Örneğin gizlenme yeteneği için yeterli puana sahip olduğumuzda bir süre için görünmezlik özelliği kazanıyoruz.
ÖLDÜRMEDEN BİTİRMEK MÜMKÜN
Alpha Protocol'ü hiç kimseyi öldürmeden bitirebilmek mümkün. Ancak bunun yanında çatışmalar da bir o kadar yoğun.
Üçüncü kişi gözünden ilerleyen oyunda nişan alma bir hedef göstergesiyle gerçekleşiyor. Ateş etmeden ne kadar nişan alınırsa isabetli vuruş oranı da o kadar artıyor. Çoğunlukla gizlenmeyi seçtiğimizde düşmanlara sinsice yaklaşabiliyoruz. Böylelikle ateş etmeye gerek kalmadan etkisiz hale getirebiliyoruz.
ASIL SORU, NASIL BİR CASUS?
Oyunda aynı aksiyon farklı yollardan gerçekleştirilebiliyor. Sonuçta casusluk üzerine olduğu için sonuca ulaşmaya çalışırken bir çok farklı ekipman kullanılabiliyor.
Alpha Protocol'ün ilerleyişini bir oyun üzerine oturtmak gerekirse, buna en uygun örnek Mass Effect olacaktır. Oyunun geneli değerlendirildiğinde hikaye, çeşitli görevler üzerinden ilerliyor. Bu sırada bir takım tehditlerin ortaya çıkarılması gerekiyor. Bunun için sorgulamalar ve araştırmalar yapılıyor. Ve tabii ki tüm bunlar aksiyonlarla birleşiyor. Aksiyonlar klasik olarak silahlı çatışmalardan, bir yerlere gizlice sızmalardan ve bir takım "casusluk" hünerleriyle tehlikeleri bertaraf etmekten oluşuyor.
SİSTEM GEREKSİNİMLERİ
İşletim Sistemi: Microsoft Windows XP® - Windows Vista®
İşlemci: 2.4+ GHZ Intel® - 2.0+ GHZ AMDTM
RAM: 1 GB RAM (Windows XP®,) 2 GB RAM (Windows Vista®)
Ekran Kartı: NVIDIA® GeForce 6 serisi (6800GT) ATITM 1300XT (X1550, X1600 Pro ve HD2400)
HDD: 12 GB
DirectX®: 9.0c
Assassin's Creed 2 - II
OYUNDAN RESİMLER
OYUN BİLGİLERİ
Ubisoft, Assassin’s Creed II ile bizleri 15. Yüzyıl’ın Venedik’ine götürüyor.
240 kişilik araştırma / geliştirme ekibinin en müthiş eseri olması muhtemel ikinci oyun, modern günümüz insanı olan Desmond’ın atalarının insanları doğradığı dönem olan 15. Yüzyıl Venedik’inde geçmektedir. Bu bilgiyi zaten önceden sitemizden edinenler, sıkı durun; yeni haberlerimiz var. Ubisoft, eteğindeki taşları bir bir ortaya döküyor.
Yeni oyunla birlikte yeni silahlar, daha zeki bir yapay zeka, nihayet iyileştirilmiş görev yapıları ve hatta Leonardo Di Vinci adında uçan bir makine bizleri bekliyor olacak. “Bu kadarı yeterli değil!” mi diyorsunuz? Pekala... O halde sizi şöyle alalım lütfen.
15. Yüzyıl...
Yıl 1476... Savaş halinde olan aileler, şehir devletler, bozulmuş ruhban sınıfı, politik entrikalar... Tüm bunların yanında insan öldürmenin ve insanları idam etmenin adeta “moda” olduğu bir dönem hayal edin. İşte böyle bir zaman 15. Yüzyıl; suikastçıların (Assassins) ve Kudüs’te çıkıp gelen şövalyelerin (Templars) birbirleriyle mücadelelerine devam ettiği bir zaman dilimi.
Daha önceden de açıklandığı gibi, Altair’i tarihin tozlu sayfalarında bırakıyorduk serinin devamında. Yeni karakterimizin ismi Ezio; kendisi soylu bir aileden gelmekte ancak ailesi hayatta değildir. Ezio ile Venedik’in kanallarından Floransa’nın devasa anıtlarına kadar birçok yeri dolaşacağız. Bakalım yeni kahramanımız Ezio, AC II’de neler yapabiliyor: Yeni oyunda Venedik’in sularına dalabilecek, nefesimizi tutabildiğimiz kadar suyun altında saklanabileceğiz. Yakınımızdaki muhafızları suya çekip hayatlarına son verebileceğiz. Yeni zıplama kabiliyetimiz sayesinde de önceki oyundan daha uzun inşa edilmiş binalara daha hızlı tırmanabileceğiz.
Adımız çıkmış dokuza, inmez sekize...
Bunların yanında çevreyle olan etkileşimimiz de önem kazanıyor. Şöyle ki; eğer çok fazla kargaşa yaratırsak ve insanların dikkatlerini çekersek kötü bir şöhret elde etme yolunda hızla ilerlemeye başlayacağız. Ancak bu “adımızın çıkması” durumunu yeni oluşan görevler sonucu düzeltme imkanımız da elimizde. Örneğin; yarattığımız kargaşa ortamındaki görgü tanıklarını ortadan kaldırabilir, insanlara rüşvet verebilir ya da “Aranıyor!” posterlerini yırtabiliriz.
Kendine özgü birçok özelliği olan onlarca silahla tanışacağız yeni oyunda. Yeni silahların yanı sıra yeni savaş tekniklerini de tecrübe edeceğiz. Örneğin; düşmanın üstüne “balıklama” atlayıp ayaklarını yerden kesebilecek, dagger ile karşımızdaki düşmanı öldürüp hızlıca oradan uzaklaşabileceğiz. Bu kadarı yetmez mi? Rakibimizin gözüne bir avuç kum fırlatıp sert bir kafa darbesiyle onu yere sermeye ne dersiniz?
Yeni oyunda çevreyle olan etkileşimimiz daha da artacak. Mesela kahramanımız, varmak istediği yere su üzerinden gitmek isterse Venedik’in kanalları Ezio’nun sandal kullanımına hizmet edecek. Bir görev örneği ile daha da açıklayalım bunu: Diyelim ki bir muhbirle görüşmeye gidiyoruz. Muhbirimizin saldırıya uğradığını gördüğümüzde kanaldaki sandalı muhbirimizi kurtarma amaçlı kullanıp sandalla çatışma bölgesinden kaçırabileceğiz. Yapımcılar, AC II’de bazen görevlerin basit bir şekilde başlayabileceğini (Bilgi alma, teslimat gibi.) ama olayların hızla bir kargaşaya sürüklenebileceğini ve sonunda birilerini öldürmemiz gerekebileceğini belirtiyorlar. Diğer türlü çok sıkıcı olmaz mıydı zaten?
Düşmanlarımızı tanıyalım
AC II’de her düşmanın kendine has özellikleri, güçlü ve zayıf yanları olacak. Düşmanlar oyun ilerledikçe farklılaşacak. Oyunun ilerleyen bölümlerinde karşılaştığımız düşmanların ilk başlardaki düşmanlara göre farklı olduğunu hissedebileceğiz. Her karakterin kendine özgü özelliği olduğunu söylemiştik. Örneğin; agile dagger kullanan düşmanlar tıpkı Ezio gibi hızlı koşabilirken -ki böylece Ezio’yu daha rahat takip edebiliyorlar- The Big Dudes’lar ise yakın dövüşlerde ölümcül olabiliyorlar. Spear Wielders’lar da Ezio’yu bulabilmek için saklanmaya elverişli bölgelere daha sık bakıyorlar
SİSTEM GEREKSİNİMLERİ
İşlemci: Dual core 2.6 GHz Intel® Pentium® D / AMD Athlon 64 X2 3800+ (Intel Core® 2 Duo 2.2 GHz / AMD Athlon 64 X2 4400+)
RAM: 2 GB Windows XP / 3 GB Windows Vista
Ekran Kartı: 256 MB / Shader Model 3.0
DirectX: DirectX 9.0 / 10.0
DVD-ROM: DVD-ROM dual-layer drive
HDD: 12 GB
Transformers: War for Cybertron
OYUNDAN RESİMLER
OYUN BİLGİLERİ
Transformers: War for Cybertron oyunculara ırkın hayatta kalıp kalmayacağını belirleyecek son savaşta bir TRANSFORMERS karakteri olup mutlak silaha dönüşme şansını veriyor. Çeşitli yüksek teknolojili ölümcül silahlar ve her an robottan taşıta dönüşebilme becerisiyle oyuncular, savaşlarla yıpranmış TRANSFORMERS gezegeninde, sürükleyici bir üçüncü kişi shooter oyununda, havada ve karada kalbi zorlayan savaşlara girecek.
Multiplayer modlarıyla komple bir oyun olan Transformers: War for Cybertron oyunculara öykü görevlerini istedikleri zaman girip çıkabilecekleri şekilde arkadaşlarıyla birlikte oynama olanağı tanıyor. Oyuncular ayrıca dört farklı karakter sınıfından ve çok sayıda silah, yetenek ve özellik arasından seçim yaparak yarattıkları kendi TRANSFORMERS karakterlerini rekabetçi multiplayer modlarına taşıyarak rakip oyuncularla kozlarını paylaşabiliyor.
Sniper Ghost Warrior
OYUNDAN RESİMLER
OYUN BİLGİLERİ
Elim tetikte, gözüm dürbünde
Yerde işlerimiz tıkırındayken, havada beklemediğimiz tepki ile karşılaştık. Gök delinmiş, bütün üzüntülü gözyaşlarını yere bırakıyordu. Sanki bugün olacaklardan, olabileceklerden haberi vardı. Elimizden bunun adına hiçbir şey gelmiyordu. Sabahın ilk ışıkları ile iliştiğimiz dağın yamacında hareketsiz hala beklemedeydik. Giydiğimiz kamuflaj vücudumuzu kaşındırırken, yağmur yüzünden görüşüm azalmış ve rüzgârı daha fazla hesaba katar hale gelmiştim. Elim tetikte, gözüm dürbünde kıyametin kopmasını bekliyorum. Burada birazdan birileri ölecek. Umarım onlar, biz olmayız...
FPS oyuncularının en sevdiği olguların başında dürbünlü tüfek gelir. Rakiplerini sessizce gözetlemek, onu hiçbir şeyden haberi yokken gafil avlayabilmek, yüzünüzde hınzır gülümsemeye sebep olur. Bu anlar aksiyon dolu yapımlarda muhakkak bulunması gereken heyecanlardır. Şimdi ise sırf bu dakikalar üzerine temellendirilmiş iddialı bir yapım var karşımızda, Sniper: Ghost Warrior.
Herkes uyur, asker uyumaz
Özel eğitilmiş birliğin üyesi olacağımız yapımda görevimiz askeri darbe ile başa gelmiş olan Isla Trueno isimli generalin dikta düzenine son vermek. Yapımcı ve aynı zamanda dağıtıcı firma olan City Interactive hikâyemizin 16 görevden oluşacağını söyledi. Bu 16 görevi bitirmemiz ise kişiye göre 9 saat ile 11 saat arasında süreceğinin de bilgisini verdi. Günümüz yapımlarının kısa olduğunu göz önünde bulundurursak, bizleri ne kısa ne uzun soluklu macera bekliyor diyebiliriz.
Oynanışın temeli aksiyondan ziyade saklanma odaklı olacak. Kısacası eğer iyi bir atış şansı yakalamak istiyorsak, güzel noktaya pusmamız gerekecek. Bu sebeple görevlerimiz de daha çok saklanarak atış adına uygun açı bulmak ile harcayacağız. Yapım bize serbestlik tanıyarak, görevleri istediğimiz gibi bitirebilme şansı verecek. Yani size göre hangi bölgeden daha rahat atış şansı yakalayacaksanız oraya gizlenebilme ve gizlenmek adına neler yapabileceğiniz size kalmış. Alanımız genellikle sık ormanlarda oluşacağını ve kamuflaj elbisesi sayesinde kendimiz adına avantaja çevirebileceğimizi söyleyebiliriz. Atışımız rüzgâra göre yön değiştirebilecekken, eğer kalp atışlarımız hızlanırsa elimiz daha çok seğirecek. Kalp atışlarımız baskı altında artarken, baskı geçtiğinde zaman içerisinde azalacak, zaman geçtikçe de yavaş yavaş sakinleşebileceğiz. Güzel özellik olarak görülse de yapıma nasıl yedirileceğini merak etmiyor değilim. İşimizi şansa bırakmak istemiyorsak iki öğeye de dikkat etmemiz gerekecek. Bunları görebileceğimiz göstergenin yani HUD sistemimin de olacağı söyleyelim. Tabi kolay seviye de oynarsak merminin düşeceği yer kırmızı gösterge ile gösterilecek. Zorluğu artırdıkça bu gibi özelliklerden mahrum kalacağız. Gerçeğe yakın deneyim adına zorda oynamanın daha zevkli olacağı aşikâr.
Çoğu yapımın en büyük sorunlarından biri kendini tekrar eden oynanışa sahip olmasıdır. City Interactive bunu dikkate almış olacak ki görevlerimiz farklılık gösterecek. Bazı zamanlarda tek veya az hedef odaklı Sniper görevi yerine, çatışma ortamlarında birliğimize uzaktan destek vereceğiz. Kısacası zaman zaman tempo hızlanırken, kimi anlarda tempo düşüp yerine gerilimli bekleyiş alacak. Birbirlerini sadece uzun menzilli tüfek ile vurmak isteyenlere müjdemiz ise yapımın çoklu oyuncu modunun bulunacağı. Şu ana kadar detay verilmese de ilerleyen günlerde bilgi verileceğini umut edebiliriz.
İzlediğimiz videolardan ve ekran görüntülerinden grafiklerin iyi gözüktüğünü söyleyebiliriz. Zaten yapım kalitesini ispat etmiş Chrome Engine motorunu kullanıyor. Call Of Juarez: Bound In Blood da aynı grafik motorunu kullanıp bilhassa ormanlık alanlarda başarılı performans sergilemişti. Sniper: Ghost Warrior önceden bahsettiğim gibi dağ, bayırda geçeceğini için grafik bazında başarılı bir sunum sergileyeceğini düşünüyorum.
SİSTEM GEREKSİNİMLERİ
İşletim Sistemi: Windows XP / Windows Vista / Windows 7
İşlemci: 1.8 GHz Intel Core2 Duo / 2.4 GHz AMD Athlon X2 64
RAM: 1,5 GB (Windows XP) / 2 GB (Windows Vista, Windows 7)
Ekran Kartı: 256 MB nVidia Geforce 6800 / ATI Radeon X1650
HDD: 1,6 GB
Split Second Velocity
OYUNDAN RESİMLER
OYUN BİLGİLERİ
Yarış arabanızın, aynı zamanda en ölümcül silahınız olabileceğini hayal edebilir misiniz? Split / Second, sizi bu konuda ikna edebilecek yeteneğe fazlasıyla sahip. Hız tutkusunu sonuna kadar yaşamanın yanında, macera ve aksiyonu da iliklerimize kadar hissedeceğiz. Black Rock Studios tarafından yapımı sürdürülen Split / Second, yayınlanan videoları ile oyuncuların beğenisini kazanmıştı. Yarışmanın dışında, çevresel her türlü etmeni kullanarak rakiplerimizi saf dışı bırakabilmemiz, bunu görsel şölenler eşliğinde gerçekleştirebilmemiz son derece ilgi çekici. Yapımcılar zaten bu konudaki iddialarını çekinmeden dile getiriyorlar.
Dört tekerlekli silah
Split / Second’da aslında olay tamamen bir televizyon serisinin parçası. 24 bölümlük serinin heyecan dolu yarışlarını yapıyoruz. Dolayısıyla, yarışlar belirli bir hikayeye bağlanmış olacak.
Hatta bunu destekleyici olarak, her yarıştan önce konuyla ilgili trailer’lar devreye girecek.
Hikayenin geçtiği şehir, söz konusu televizyon programı için yaratılmış ve yaklaşık 20 km2’lik bir yarış alanı bizleri bekliyor. Şehrin çeşitli yerlerinde, farklı koşullarda yarışacağız. Şu ana kadar iki mod duyuruldu; Race modunda bildiğimiz yarışımızı yapıyor ve rakiplerimiz arasından sıyrılıp 1. olmaya çalışıyoruz.
Görsel şölenin ön planda olduğu mod’lardan birisi, survival olarak da tanımlanabilecek Nemesis modu olacak. Burada önümüzdeki tankerleri geçmeye çalışıyoruz, tabii bu o kadar da kolay olmuyor. Tankerler bizlere yanan variller fırlatacaklar ve biz çeşitli manevralarla onlardan kurtulmaya çalışacağız. Mavi variller zamanımızdan çalarken, kırmızılara çarptığımız zaman aracımız havaya uçacak.
Yarış sırasında rakipleri saf dışı bırakmak çok önemli. Bir power bar’ımız var. Bu bar, zıplamalar, drift’ler ve tuzaklardan kurtulma aksiyonlarını gerçekleştirdikçe dolacak. Üç kademesi var. İlk iki kademe içerisinde daha hafif saldırılar yapabiliyoruz. Yine de bu tarz ataklar sayesinde, rakipleri kısa yoldan safdışı bırakabilmek mümkün oluyor. Üçüncü kademeye ulaştıktan sonra saldırı planladığımızda, bu sefer çevredeki binaların ya da piste göre başka öğelerin nimetlerinden faydalanabiliyoruz.
Bir kuleyi ya da uçağı, başkasının kafasına indirmek ve bunu müthiş görsel efektler eşliğinde yapmak büyük keyif olsa gerek. Bu kuvvetli saldırıları sadece düşmanları yok etmek için değil, kendinize pist içerisinde kısa yol açmak ve avantaj sağlamak için de kullanabileceksiniz. Yapımcılar bu yüzden özellikle patlama ve duman efektlerinin üzerinde çok fazla duruyorlar.
Kullanabileceğimiz araçlar da çeşitli gruplara ayrılmışlar. Piste ya da kendi stratejimize göre araç seçmek en mantıklısı olacaktır. Spor arabalar çok hızlı araçlar olduğu kadar çok da dayanıksız oluyorlar. Muscle araçlar ise spor arabalara nispeten biraz daha dayanıklı ama daha yavaşlar. Son olarak kamyon grubuna dahil edilebilecek araçları kullanabileceğiz. Tahmin edebileceğiniz gibi bunlar çok dayanıklı araçlar fakat oldukça yavaşlar.
Kemerleri hakikaten bağlayın
Split / Second’da aslında en büyük keyif, multiplayer oyunlarda yaşanacaktır. 8 kişiye kadar desteği bulunacak, bunun dışında 2 kişi split screen olarak kapışabilecek. Yapım; PC, PS3 ve Xbox 360 için piyasalara sürülecek ve dağıtımı Disney Interactive tarafından gerçekleştirilecek.
SİSTEM GEREKSİNİMLERİ
İşletim Sistemi: Microsoft® Windows® 7 / Vista® SP2 / XP® SP3
İşlemci: 3.0 GHz Intel® Pentium® (Windows® 7 / Vista® / 2.6 GHz Intel® Pentium® (Windows XP®) / 2.0 GHz AMD Athlon™ 64 X2
RAM: 2.5 GB RAM (Windows® 7 / Vista®) / 2.0 GB RAM (Windows XP®)
HDD: 6.5 GB
Ekran Kartı: 256 MB / 3D - Shaders 3.0 (NVIDIA® GeForce® 7600 , ATI Radeon™ X1600)
Tom Clancy's Splinter Cell: Conviction
OYUNDAN RESİMLER
OYUN BİLGİLERİ
Uncharted ve Gears of War tarzı saklanma oyunlarını oldum olası sevmişimdir. Splinter Cell'in bu oyununa bu yenilik getirilmiş. İlk önce oyunun başında size Cover alacağınız yerler büyük harflerle belirtiliyor. Oyun ilerledikçe bu özellik kalkıyor. Artık alışmış olduğunuz varsayılıyor. Ayrıca oyuna Gears of War 2'de olan canlı siper alma imkanı da eklenmiş. Ajanımız eğer düşmanları ile bire bir kalırsa dövüşebiliyor ama bu özellik Uncharted 2' ye göre çok zayıf kalmış. Ancak, ajanımız eğer bire bir kaldığı sahnelerde etraftaki objeleri düşmanlarını konuşturmak için kullanabiliyor. Mesela, lavaboya gidip düğmeye basarsanız elindeki düşmanını lavaboya öyle bir çarpıyor ki hem lavabo kalmıyor hem de düşmanımızın yüzü.
Oyunun en büyük özelliği grafiklerinin yenilenmiş olması. Her ne kadar Unreal Engine 3 ile yapılmış olsa da yine de görsellik gözlere hitap ediyor ama Uncharted 2 gibi tavan yapamıyor.
Oyunda ekran eğer siyah beyaz ise gizliliği yakaladınız demektir. Eğer renkli olursa bu da düşman tarafından görüldüğünüz anlamına geliyor. O yüzden hemen hemen bütün oyunu siyah beyaz oynamak durumundasınız. Ajanımız bir kaç düşman ile başa çıkabiliyor. Ama özellikle hangar da çıkan sürü ile düşman ile başa çıkmak şöyle dursun kaçacak delik aramanız gerekiyor. O yüzden köşe kapmaca oynamaya devam ediyoruz. Bir de hemen belirtelim. Düşmanın en son sizi gördüğü yer hayal olarak sizin siluetiniz ile orada beliriyor. Aklınız varsa oradan uzak durun, çünkü bunun manası bütün kurşunlar oraya yağıyor demek oluyor. Ayrıca tüm düşmanlar ortak olarak oraya doğru gidiyor.
Elektrik lambalarına susturuculu tabanca ile ateş edip etrafı karartmak güzel bir fikir olabilirdi ama düşmanlarınızın hepsinde el fenerleri var. O yüzden zaman kaybından öteye gitmeyen bir fikir olarak bunu hemen atıyoruz. Ancak, eğlence yada düşmanları o yöne çekmek için yapılabilir. Çünkü düşmanlar seslere karşı çok duyarlılar. Eğer sessiz yürümez ve bir arkadaşımın yaptığı gibi Call Of Duty oynar gibi üzerlerine dalarsanız bu oyunda şansınız hiç yok. Oyun tamamen gizlilik üzerine kurulu bu da normal aslında süper ajan da olsa bir insanın 30-40 kişi ile başa çıkmasına imkan yok. Tom Clancy bunu düşünmüş ve bunu da uygulamaya koymuş. Bu konuda da başarılı olmuş. Her zamanki gibi de kendisini ancak tebrik etmek bize düşüyor.
Oyunda borulara duvarlara tırmanmak hatta Assassin's Creed 2'de olduğu gibi düşmanlarımızı pencereden çekip atmak gibi opsiyonlar konmuş. Borulara tırmanıp en yüksekten düşmanınızın üzerine düşmeniz ve onu da böylece etkisiz hale getirmeniz sağlanmış.
Oyunda yine silahlar arada çıkan özel kutulardan mermileri alıp ayrıca silahları upgrade etmeniz de düşünülmüş.
Konumuz yine gizli ajan ve ABD'ye karşı geliştirilen senaryolardan fazla bu kez ajanımızın özel hayatını konu alıyor. Kızının katili peşinde dolaşan ( Sam Fisher ) ajanımız kendisini bekleyen bir çok sürprize de hazırlıklı kalmak durumunda oluyor.
Oyunun en büyük eksisi tek kişilik oynanış süresinin kısalığı ortalama 5-6 saat gibi bir süre de oyunun tek kişilik senaryosu bitiyor. Ama çoklu oyuncu da COOP imkanı sağlanmış bu da oyunun oynanabilme süresini oldukça arttırıyor. COOP bölümlerinin çok zevkli olduğunu sizlere hemen belirtmeliyiz.
SİSTEM GEREKSİNİMLERİ
İşletim Sistemi: Windows XP/Vista/7
İşlemci: Intel Core 2 DUO @ 1.8 GHz/Athlon X2 64 @ 2.4 GHz
RAM: 1.5 GB Windows XP; 2 GB Windows Vista / 7
HDD: 10 GB
Ekran Kartı: 256 MB (NVIDIA GeForce 7800/ATI Radeon X1800)
DirectX: 9.0c / 10
Metro 2033
OYUNDAN RESİMLER
OYUN BİLGİLERİ
Rus Glukhovsky'nin gizem, aksiyon ve bilim kurguyu harmanlayarak oluşturduğu Metro 2033 romanı Rusya'da ilk çıktığı haftada 400.000'i aşkın satarak büyük bir rekora imza atmıştı. Nükleer savaş yüzünden yaşanılmayacak haline gelen Moskova halkını ve bu halkın yaşadıklarını konu alan oyunumuz, isminden de anlaşılabileceği gibi insanların metro istasyonlarındaki yaşam mücadelesini ve gizemli olayları bilimkurgu ile harmanlayarak anlatıyor. Yeryüzünü unutan, güneşin varlığını sadece yaşlılardan dinleyerek öğrenmiş olan “Metro” halkı, yıllardır tünel ve istasyonlarda yaşamaya mahkum kalıyorlar. İstasyonları minyatür şehir haline getiren bu “yeraltı” insanları için istasyon şehirler arasında yolculuğa çıkmak olabilecek en tehlikeli şeylerden biri, çünkü metro tünellerinde envai çeşit mutant, yaratıklar ve haydutlar cirit atıyor.
2011 yılında patlayan nükleer bomba yüzünden yeryüzünün yeni hakimleri mutantlar oluyor. Radyasyon ve aşırı sıcak yüzünden zaten yaşanılmayacak hale gelen Moskova'yı terkeden Rus'lar çareyi metro istasyonunda yaşamakta buluyorlar ve günışığının özlemiyle yıllardır yanıp tutuşuyorlar. Yeryüzünün güvenli olmaması şehirlerin güvenli olduğunu göstermiyor. Minyatür metro şehirlerinde Sağ-sol görüşüne benzer bir şekilde, Neo-komünistler ve Neo-Naziler olmak üzere 2 ayrı örgüt hakim...
Bunların yanısıra oyunda en çok dikkat çekecek farklı bir örgüt daha var. “Dark Ones” yani “Karanlık Kişiler” lakabı takılan bu örgüt gizemli yaratıklardan oluşuyor ve insanlara neden saldırdıkları bilinmiyor. Oyuna çok büyük bir gizem katacak olan “Dark Ones” örgütü ile karşılaşmamak için can atacağınızı söylemeliyim. Çünkü oyunda en çetin ceviz onların olacağı söyleniyor.
Oyunumuz nükleer patlamanın yıllar sonrasını konu ediniyor ve oyunun isminde yazdığı gibi 2033 yılında geçiyor. Artyom adlı karakteri kontrol edeceğimiz Metro 2033'de kurgunun en çok yoğunlaşacağı konulardan biri “Dark Ones” örgütü olacak. “Dark Ones” örgütü gizemli ve psişik güçlere sahip yaratıklardan oluşuyorlar. Herhangi bir insan “Dark Ones” örgütünün psişik güçleri karşısında bilincini kaybedip yere kapaklanabiliyor, ancak neden olduğu bilinmez bir biçimde bu yaratıkların psişik güçleri, Artyom'a etki etmiyor. Bu da Artyom'u “Dark Ones” örgütünün ne olduğunu ve ne amaçladığını anlayabilecek yegane insan yapıyor. Bu arada ana karakterimizin ismini de öğrenmiş oldunuz...
Artyom'un psişik güçlere olan bu direncinin gördüğü imgelemlerden veya hayallerden olduğu düşünülüyor, ancak bu kesin değil. Oyunda epey bir ölü insan göreceğimiz de belirtiliyor, ancak bunun Artyom'un macerası ve konuyla nasıl bir bağlantısı olacağını şimdilik bilemiyoruz. Oyunun FPS olmasının yanısıra herhangi bir yerde karşılaşacağımız NPC'lerle de olan diyaloglarımızın oyunun akışını oldukça etkileyeceği söyleniyor. Bu da oyunun sosyal yönünün varlığını gösteriyor. Oyunda başarılı olmak istiyorsak, Metro halkıyla iyi diyaloglar kurmamız gerekecek. Ayrıca çeşitli extra görevler de alabileceğimiz NPC'ler ekipmanlarımızın güçlenmesi yolunda en büyük adım oluyorlar.
Metro 2033'ün şimdilik gösterilen ilk sahnesine bakıldığında Artyom'un basit bir istasyon arabasını 3 tünel kazıcısı ile bir istasyondan diğerine ulaştırmaya çalıştığını görüyoruz. Bir süre sonra bahsettiğim “Dark Ones” ortaya çıkınca yaratıkların psişik güçleri kazıcıları bayıltıyor, Artyom ise dimdik ayakta kalıp bir yandan kazıcıları uyandırmaya çalışırken diğer yandan bu gizemli yaratıklara karşı direnmeye çalışıyor. Oyunun neredeyse ilk 1 saati boyunca silahımız olmadan savunmasız bir şekilde ilerleme kaydettikten sonra ilk dostumuz olan Bourbon ile karşılaşıyoruz. Bourbon, ona yardım etmemizden dolayı Artyom'a ilk silahımız olan AK-47'yi hediye ediyor.
Oyunda silahları 2 sınıfa ayırmak gerekiyor; biri yeryüzü silahları, diğeri ise yeraltı silahları. Yeryüzü silahları, nükleer savaşdan önce makineler tarafından son teknoloji ile oluşturulmuş silahlar oluyor. Bu silahları bulduğunuz zaman asla bırakmak istemeyeceksiniz, çünkü nişan alma kapasiteleri ve güçleri yeraltı silahlarına göre çok daha iyi. Yeraltı silahları ise, kısıtlı imkanlarla Metro halkının yaptığı hurda silahlardan oluşuyor. Bourbon'un silahı yeryüzü silahı olduğu için bir süre ona sarılı gezmek en mantıklısı olacaktır.
Oyunda bir diğer ilginç detay ise mermilerin para olarak geçmesi oluyor.satıcılardan yeni ekipman alabilecek, ya da bu mermileri silahınızda kullanabileceksiniz. Oyunda birşeyin para olarak geçmesi çok doğal tabii, sonuçta nükleer bir savaş patlak vermiş ve ekonomi adına bir şey kalmamış, ancak mermilerin bu konuda kullanılması bana oldukça enterasan ve parlak bir fikir olarak geldi. Yeryüzü mermilerini para olarak kullanarak şehirlerde bulacağınız çeşitli
Metro 2033'de gizlilik teması da hakim olacak. Oyunun büyük çoğunluğunun yer altı mekanlarda geçeceğini varsayarsak bunun olması da gerekiyordu zaten... Oyunda karşılaşacağınız bazı bölgeleri düşmanlar sizi görmeden geçmeye çalışıyorsunuz. Artyom'un kol saati de böyle zamanlarda çok işe yarayacak. Saatinde bulunan bir sensör sayesinde gölgelerde ne kadar belirgin olduğunu anlayabileceksiniz. Oyunumuzda gerektiğinde bazı bölümlerde yer yüzüne de çıkmak zorunda kalacağız. Ancak bu bölümlerde doğal olarak, radyasyonun etki halinde olması nedeniyle gaz maskesi giymeden yaşamak mümkün olmuyor. Bu bölümleri oynarken oldukça zor anlar yaşayacağınızı söylemeliyim. Gaz maskesinin filtresinin belli bir dayanıklılık süresi var, ve bu süre bitene kadar o mekandaki işinizi bitirmeniz gerekiyor.
Eğer bir de bu bölümlerdeki yaratıklar tarafından saldırıya uğrarsanız işte o zaman işler daha da sarpa sarıyor. Gaz maskesini takıyorsanız, daha dikkatli ve daha iyi bir nişancı olmak zorundasınız, çünkü eğer hasar alırsanız gaz maskenizin kırılma olasılığı var. Kırılınca ise gaz maskesi bir işe yaramıyor ve dolayısıyla ölmek kaçınılmaz oluyor. Neyse ki etrafta birçok ceset bulacağınızdan, bu cesetlerdeki gaz maskelerini alarak yenileme imkanına sahibiz.
THQ, Metro 2033'ün romana çok sadık kalacağını açıkladı. Eğer az çok roman ile ilgili bilgi sahibiyseniz, büyük “spoiler” ların çoğunu yediniz demektir. Ancak oyunun konusunun bazı yerlerde roman ile aynı gitmeyeceği açıklandı. Yani romanı okuma şansı bulanlar veya bulacaklar, oyunda farklı şeylerle de karşılaşabilecekler. Bu arada THQ ile Glukhovsky'nin romanın hakları konusunda anlaşmaya varmalarının yanısıra yazarın, oyunun 3 senelik geliştirme sürecinde 4A Games'e
Metro 2033'de oyuncularını hayal kırıklığına uğratacak en büyük şeyin, oyunun sadece Tek-kişilik oyuncu modundan ibaret olması olacaktır sanırım... Metro 2033 tünellerinde birbirini avlamak isteyen oyuncular bu konuda avuçlarını yalayacaklar. Bu gerçekten çok üzücü, 3 senelik geliştirme sürecinde 4A Games bunu neden düşünmedi, ya da düşündü de yapmadı çok merak ediyorum... Herhalde oyuncuların sadece tünel olan bölümlerde, birbirlerinin gaz maskelerini veya mermilerini çalarak mücadele etmelerinin sıkıcı olduğunu düşündüler veya zamanları yoktu, bilemiyorum. Ancak kesin olan tek bir şey var o da Metro 2033'ün ana hikayesinin çok derin ve etkileyici olacağı ve multiplayer modunu pek aratmayacağı... Multiplayer modunun belki ileride olası bir DLC'den temin edilebileceği tahmin ediliyor. Multiplayer modu için de para vermek çok sıradışı olacak sanırım... yardımcı olduğu da belirtildi.
SİSTEM GEREKSİNİMLERİ
Minimum:
* Çift çekirdek işlemci (Core 2 Duo veya daha iyisi) (Çift Çekirdeğinize Güvenmeyin Çalıştırmayabilir)
* DirectX 9, Shader Model 3 destekleyen ekran kartları (GeForce 8800, GeForce GT220 veya daha iyisi) (Ekran Kartınıza Güvenmeyin Çalıştırmayabilir)
* 1GB RAM
Önerilen:
* Herhangi Quad Core veya 3.0+ GHz Dual Core işlemci
* DirectX 10 destekli ekran kartı (GeForce GTX 260 veya daha iyisi)
* 2GB RAM
En iyi performans ve görüntü için:
* Core i7 işlemci
* NVIDIA DirectX 11 destekli ekran kartı (GeForce GTX 480 ve 470)
* Olabildiğince RAM (8GB+)
* Hızlı HDD veya SSD
Just Cause 2
OYUNDAN RESİMLER
OYUN BİLGİLERİ
Ben ki aksiyon oyunlarına karşı ziyadesiyle ilgili, bol aksiyon içeren sahnelerin müdavimi bir oyuncu olarak “Bu kadar da abartı olmaz!” sözlerini savuruyorsam, Just Cause 2’nin nasıl bir yapım olduğunu siz hesap edin. Tek kişilik ordu olma sorumluluğunu üstlenmeye alıştık, ama hareket halindeki araçlar üzerinde seksek oynamak, bitmek tükenmek bilmeyen paraşütlerimizle gök yüzünde süzülmek ve etrafta ne varsa sorgu sual dinlemeden patlatmak konusu hala fazlasıyla abartılı geliyor insana. Eğer dinmek bilmeyen bir tempo ile hikayeyi fazla kafaya takmadan, etrafta ne var ne yok parçalamak istiyorsanız, peşime takılın...
Dozaj hesabı
2006 yılının sonlarında piyasaya sürülen ve GTA’ya benzeyen yapısı ile ilgi toplayan Just Cause, içerdiği abartılı aksiyon sahneleri ile gündemdeki yerini korumuştu. Sandbox diye tabir edilen, özgür bir oynanışa sahip olan yapımda karşımıza çıkan her aracı kullanabiliyor, binbir akrobatik hareket ile düşmanlarımızı öbür dünyaya yollarken terlemelerini sağlıyorduk. Başarılı görselleri ve dev haritası ise dikkat çeken yapımın ikinci bölümünde her şeyin dozajı biraz daha artırılmış.
Panau isimli tropik bir adaya damdan düşer gibi inen kahramanımız, daha ilk sahneden itibaren bizleri ne kadar hareketli bir maceranın beklediğinin sinyalini veriyor. Gökyüzünde süzülürken haritanın ne kadar büyük olduğunu hissedebiliyorsunuz. Zaten oyunun içine girdikten sonra haritaya bir göz atarsanız neresinden başlayıp nasıl sonuna kadar gideceğinizin endişesini yaşıyorsunuz. Bunca yıldır oynadığım oyunlar arasında en büyük haritanın burada karşıma çıktığını söyleyebilirim.
Yeni oyunda helikopter de kullanabiliyoruz
Kısaca tanımlamak gerekirse, GTA’ya fazlasıyla benzeyen bir oyun olan Just Cause’da özgürlük seviyesinin biraz daha geniş olduğu söylenebilir. Açık arazide dilediğimiz gibi dolaşıyor, çevreye istediğimiz seviyede zarar verebiliyoruz. Kullanamayacağımız araç, kurşunlayamayacağımız canlı yok. Öte yandan bindiğimiz araçların üstüne bir dublör gibi çıkmak ve oradan düşmanları avlamak gibi enteresan becerilere sahibiz. Görev yapın ya da yapmayın etrafa verdiğimiz zararın bol bol getirisi olduğu için son merminizi dahi patlama ihtimali olan her türlü cisme göndermeniz lehinize oluyor. Basit bir görevi yaparken bile etrafa ne kadar hasar verirseniz o kadar kaos puanı kazanıyorsunuz ve bu size hem yeni silah, araç alma hem de elinizdekileri yükseltme konusunda yardımcı oluyor.
Maceranın içine daldığımızda ise serinin ilk bölümünü denemiş kullanıcıların hemen fark edeceği bazı yenilikler göze çarpıyor. Bunlardan ilki daha oyunun hemen başında kullandığımız kancalı ipimiz. Bu ip sayesinde akla hayale sığmayacak işlerin üstesinden gelebiliyoruz. Karşınızda 50 m yüksekliğinde bir bina mı var? Hiç sorun değil, birkaç kanca atışı ve işte en tepeye çıktınız bile! Bu kanca her derde deva. Kulenin tepesinden ateş eden bir düşman ile karşılaştınız diyelim. Ne acı tesadüftür ki, elinizde avucunuzda tek bir mermi bile kalmamış. Fırlatın kancanızı ve birkaç saniye içerisinde düşman ayaklarınızın dibine düşüversin.
Gökyüzünde süzülen helikopterlere tutunmak mı dersiniz, hareket halindeki araçları yakalamak mı dersiniz, her şeyi bu kanca ile yapmak mümkün. Çamura saplanmış aracınızı bu kanca sayesinde traktöre bağlayarak kurtarabiliyorsunuz. Kısacası bu kanca ile hayal gücünüz dahilinde her şeyi yapabilirsiniz. Ulaşamamanız gereken noktalara ulaşmanızı sağlaması da kimi zaman oyunun fazlasıyla kolaylaşmasına neden olabiliyor. Söz gelimi gökdelenin tepesine ulaşmamız istenen görevde aslında karşımıza çıkanı öldürmemiz ve herkes öldükten sonra da adamımıza erişmemiz gerekiyor. Oysa ki bu kanca sayesinde ters taraftan gidip, binanın tepesine çıktıktan sonra adamın arkasından yaklaşarak tek bir mermi bile harcamadan görevi tamamlamanız mümkün.
Yapay zeka yoksunu
Henüz ilk oyunun dumanı tüterken yeni oyun hakkında bilgiler veren ve bizleri heyecanlandıran yapımcılar, ilk bölümdeki en büyük problemlerden biri olan yapay zekanın geliştirileceğini iddia etmişti. Burada gördük ki, bu iddialarını gerçeğe çevirmeye yaklaşmamışlar bile. Siperlerin ardında saklanan düşmanlara rastlasak da anlamsızca ortalık yerde duran ve üzerimize gönderdiği mermilerden medet uman düşmanlarla daha fazla karşılaşıyoruz. Daha da kötüsü, bu düşmanlar her ne hikmetse patlayıcı madde yüklü varillerin yanında durmaya da bayılıyor. Hal böyle olunca varillere nişan alarak rahatlıkla düşmanları alt edebiliyorsunuz.
Helikoptere tutunabilmek üstün becerilerimizden sadece biri
Hazır düşmanlardan bahsetmişken kontrollere de değinmek gerekli. Öncelikle konsollara hazırlanıp daha sonra PC’ye uygun hale getirildiği için kontrol konusunda da bir yenilik karşımıza çıkıyor. Yeni nişan alma tekniği konsol kullanıcıları için rahat bir kontrol sağlıyor. İmleci düşmana yakın bir noktaya getirsek bile yine de düşmanın üzerinde kırmızı nişan alma ibaresi geliyor. Bu sayede hareket halindeyken rahatlıkla düşman avlayabiliyoruz. PC kullanıcıları ise fare ile rahat nişan alabileceği için bunun önemli bir gelişim olduğunu söyleyemeyiz.
Sayısız silah ve araç içeriği sunan Just Cause 2’de, traktörden, askeri kamyona, hatta helikoptere kadar pek çok aracı kullanabiliyoruz. Öldürdüğümüz rakiplerden düşen veya etraftaki sandıkların içerisinden çıkan silahları almak size yetmiyorsa bir de kara borsa seçeneğimiz var. Maceranın istediğiniz anında “Black Market” seçeneğine girerek silah ve araç satıcısı helikopterin tepemizde bitmesini sağlayabiliyoruz. Helikopter gelince yeni bir arabirime geçiyor ve dilediğimiz gibi alış veriş yapabiliyoruz. Burada silahları ve araçları geliştirme imkanına da sahibiz. Bunun için haritanın ücra köşelerinde bulunan araç ve silah parçalarını bulmamız gerekiyor. Yapımcıların söylediğine göre harita üzerinde tam 2000 parça var ve her geliştirme işlemi için bu parçaların belli kısmını kullanmamız gerekiyor.
Yeni motor, yeni heyecan
İlk oyunun kullandığı Avalanche Engine oyun motorunun ikinci sürümü ile karşımıza çıkan Just Cause 2, daha geniş harita, daha detaylı tasarım ve daha etkileyici patlama efektleri ile dikkat çekiyor. İçinde bulunduğumuz harita çok büyük ve görevler arasındaki seyahatlerimizde bu uçsuz bucaksız haritada kaybolmamız son derece doğal. Grafikler için ise hem iyi hem de kötü fikirler üretebiliriz. Yeri geliyor çok etkileyici bir sahne ile karşılaşıyorken, başka bir sahnede fizik kurallarına aykırı saçma bir görüntüyle yüzyüze gelebiliyoruz. Oyunun demo’sunda da karşımıza çıkan, uçurumdan aşağı yürüme veya yukarı tırmanma sorunu tam sürümde de aynen duruyor. Araç takip sahnelerinde garip hatalarla da karşılaşmaya devam ediyoruz. Düşmanlar, aldıkları mermi darbelerine aşırı tepki veriyor. Bu baştan güzel gelse de bir süre sonra insanın gözüne batmaya başlıyor.
Bu tip aksiyon sahneleriyle sık sık karşılaşıyoruz
Just Cause 2’nin saf aksiyondan hoşlanan, kafasına hiçbir şey takmadan, sadece karşısına çıkanı öldürmeyi hedefleyen oyunculara hitap ettiğini söyleyebiliriz. İçerisinde aksiyon yapımlarında öne çıkan her öğeden biraz bulundurması nedeniyle hiçbir konuda üst düzey başarı gösteremiyor. Uçsuz bucaksız haritada, çılgın bir macera ve bol patlama efekti görmek istiyorsanız, iyi bir seçim olabilir. Oyunlarda gerçekçilik arayanlardansanız, Just Cause 2’den uzak durun!
SİSTEM GEREKSİNİMLERİ
İşletim Sistemi: Windows 7 veya Vista (Windows XP desteklemiyor)
İşlemci: Athlon X2 4200 veya Pentium Dual-Core 3Ghz (SSE3 destekli olacak)
Ekran Kartı: Nvidia 8800 serisi veya 256 MB lik ATI Radeon HD 2600 veya 256MB lık DirectX 10 u destekleyen dengi kart
Ram: 2 GB Ram
DirectX: Microsoft DirectX 10
Hard disk: 10 GB boş hard disk alanı
Ses Kartı: %100 DirectX 10 uyumlu ses kartı
|
|
|
|
|
|